21 Kasım 2010 Pazar

SESLERİN PSİKOLOJİMİZDEKİ YERİ – PSİKOAKUSTİK

Bazı mekanlar çözemediğiniz nedenden dolayı üzerinizde ağırlık ve baskı mı oluşturuyor? Bazı müzikler rahatsız edecek bir gürültü içermediği halde size rahatsızlık mı veriyor?
Herkes bu iki soruya evet diyecektir.
Bu iki sorunun cevabı “psikoakustik”tir.
Ses dalgası
İnsan ruhu çok hassastır ve seslerden olumlu olumsuz etkilenebilir.
Önce mekanlardan bahsetmek istiyorum.
Alışveriş merkezi, bazı havaalanları ve buna benzer çeşitli mekanlarda bir süre bulunduktan sonra ağırlık ve rahatsızlık hissetmeye başlar ve oradan ayrılmak istersiniz. İşte bunun nedeni akustiği düzgün ayarlanmamış mimari yapılardır. Sesi mükemmel olarak barındıran ortamlar biraz ses yansıtıcılar içermeli fakat aşırıya kaçmamalıdır. Yansıtıcılar çok fazla olursa ortam daha da tahammül edilemez hale gelir. Muhtemelen hiç ses yansıması içermeyen bir mekanda daha önce bulunmamışsınızdır. Bulunmuş olsanız mutlaka o rahatsızlığı hatırlardınız. Özel olarak deneyler yapılması için inşa edilmiş seslerin hiçbir şekilde yansımadığı odalar üretilmektedir. Bunlara anekoik oda denir. Ağızınızdan çıkan sesi zar zor duyarsınız. Duyduğunuz sesiniz o an neredeyse sadece kafatasınızın içinde yankılanan sestir. Bir insan uzun süre o tip bir ortamda kalamaz. Psikolojisine ters etki eder. İşte sesin yansıması hayatımızda bu denli önem taşır. Fakat çok yansımalı bir ortamda da sesler devamlı etrafa çarptığından uzun bir süre devamlı geri döner. Hele kalabalık bir ortamsa, bir süre sonra orası ciddi derecede çekilmez hale gelir. Bir yüzey ne kadar pürüzsüz ise, sesi o kadar iyi yansıtır. Yani yüzeyi pürüzsüz, duvarları paralel bir oda insan psikolojisine oldukça olumsuz etki eder. Çünkü sesler sistemli bir biçimde yutulup bozulmadan devamlı geri dönmeye başlar. Bu yüzden doğada var olan ve mimaride kullanılan yüzeyler hep pürüzlüdür. Bu pürüzler mikro ses kırılmaları oluşturup sesin bir kısmını yutar. Bazı maddeler de yapısı gereği sesi daha iyi emer. Örneğin bahsettiğimiz anekoik odalarda bir tür süngere benzeyen malzeme kullanılır. Metal gibi maddeler sesi güçlü yansıtır. Kimse duvarları metal olan bir evde oturmak istemez. Üzeri boyalı beton ve ahşap yaşam alanları için idealdir. Fakat evinizde halınız veya sesleri yutacak yumuşak mobilyalarınız yoksa beton duvarlı ev sizin için ses açısından bir kabusa dönüşebilir.
Doğada herşey için gerekli malzeme vardır. Ses açısından en ideal yaşam ortamını da bu malzemeler ile sağlarız. Yani doğada tam bizim rahat etmemizi sağlayan her malzeme mevcut.
İşin müzik kısmına gelince… Bu bölümü çok kısa geçeceğim.
Yeryüzünde insanın hoşlandığı 7 ana nota vardır. Do-re-mi-fa-sol-la-si… Müziğin ana malzemesi bu notalardır. Diğer notalar yarım notalardır. (Ör: Si bemol, do diyez vs.)
Müziklerden örnek vererek anlatmak istiyorum. Kimse Mozart’ın müziğinden rahatsız olmaz. Herkes sıkıntı duymadan dinler. Çünkü nota sıralamaları psikoakustiğe uygundur. Mutlaka muziğinin sonunu 2-5-1 olarak bitirir. Örneğin do majörlük bir eserde sıralama şöyle gerçekleşir. Re(2)-Sol(5)-Do(1). Bu kulağa en uygun çözülümdür.
Bir de bazı caz eserlerine göz atalım. Örneğin John Coltrane. Müziğini istediği kadar sakin tutsa bile insan beklediği nota ve akorlarla karşılaşmayabilir. Tam çözülümler oluşmayabilir. Bu yüzden bir çok insan caz müzik dinlemekte zorlanır. Beyni sade bir klasik müziğe veya günümüz pop müziklerine alışıksa, ilk duyduğunda farketmeden şaşırma ve rahatsızlık hisseder. Yabancı insanlar da ne kadar güzel olursa olsun Türk Sanat Müziği’ni ilk duyduklarında alışık olmadıklarından bilinçaltında şaşırma yaşarlar. Çünkü notalarda bekledikleri sırayla gelmez. Bir insanın hiç müzik bilgisi, hiç nota bilgisi olmasa dahi ilk anda bu rahatsızlığı hisseder. Kulağı zamanla alıştıkça o müzik hoşuna gider.

DETERMİNİZMİN YETERSİZ KALDIĞI NOKTA: KUANTUM FİZİĞİ

Bu başlığı şu şekilde açıklayacağım:
Haydi mutfağa gidip çay yapalım. İstediğimiz miktarda çayı kaba koyup, üstüne de su ekleyip kabı kaynaması için yanan ocağa koyalım. Kabı yanan ocağın üzerine koyduğumuzda kaynayacağını düşünüyoruz hepimiz. Bu determinizmdir ve hep hayatımız boyunca var sandığımız bir fizik kuralıdır. Fakat bu işin görünen yüzüdür.

Günümüz teknolojisi bu durumun perde arkasını yeni keşfetti. İşte bu perde arkası kuantum fiziğidir.  Kuantum fiziğine göre aslında ocağın yanması ile suyun kaynaması arasında bir neden sonuç ilişkisi yoktur. Atomlar emir almışcasına harekete geçerler. Biz hayatımız boyunca olayları bu tip belirli sıralarda gördüğümüz için hep bir neden sonuç ilişkisi kurduk. Halbuki nedenler ve sonuçların bilimsel olarak bağımsız oldukları kuantum fiziği tarafından kanıtlandı.
Atomlar sanki akılları varmış gibi yapmaları gerekenleri çok düzgün bir şekilde yapıyorlar. Bunu bir etkiye tepki olarak yapmıyorlar. Yapmaları gerektiği için yapıyorlar. Biliminsanları bunu şu an açıklayamıyorlar. Nasıl hepsi birbiriyle haberdar şekilde uyum içinde hareket ediyorlar anlayamıyorlar. Başka bir yazımda bahsedeceğim “sicim teorisi” ile bu konuyu daha iyi anlayacağız.
Konunun büyüklüğünün tam anlaşılması için kuantum fiziğini keşfeden bilim adamlarından Niels Bohr’un şu sözünü paylaşmak istiyorum: “Eğer kuantum sizi şok etmediyse, kuantumu aslında anlamamışsınızdır.”

“RETORİK” SAYILABİLECEK DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR -1-

Bir atomun elektronları çekirdeğinin etrafında ortalama saatte 1000 km hızla dönerler. Yani bir atom saniyede ortalama 1000 km hızla şekil değiştirir. Yani bu demektir ki, cisimler ortalama 1000 km hızla şekil değiştirirler. Bu kanıtlanmış bilimsel bir gerçektir. Peki siz bu güne kadar arkadaşınınıza, annenize, babanıza, kardeşinize, sokaktan geçen insanlara bakarken, hatta kendinize bakarken  saniyede 1000 km hızla şekil değiştirdiğinizi görebildiniz mi?
İşin ilginç yanı da bu. Bizim her atomumuz saniyede 1000 km hızla şekilde değiştirirken biz en ufak bir sarsıntı veya görüntü kayması dahi hissetmiyoruz.

BLADERUNNER

BLADERUNNER
Bu yazımda Bladerunner filmi hakkındaki düşüncelerimi sizinle paylaşacağım
Kimileri tarafından “Future Noir”, kimileri tarafından “Dystopian” olarak kategorize edilen kült bir film.
1982 yılında çekilmiş, bir parça THX 1138 filmini andıran bir film. Nitekim THX 1138 filmi de “dystopian” kategorisinde bir film. Daha sonra yakın bir zamanda “Island” (Ada) isimli ikisinin sentezi bir film çekildi. Bir çoğunuz izlemişsinizdir.
Bladerunner filmi Los Angeles 2019 yılında geçiyor. Teknoloji ilerlemiş fakat yanlış bir teknoloji uygulanmış ve her tarafta kirlilik var. Havada duran raylarda giden araçlar, dar sıkışık sokaklar… Filmin bu kısmına şahsi düşüncem olarak karşı çıkıyorum. 2019 yılında yerküre düşündüğümüzden daha temiz olacak ve insanlar çok daha rahat bir ortamda yaşayacak. Bu konuya başka bir yazımda değineceğim. Fakat Riddley Scott 1982 yılında 2019’da var olacak bir metropol şehri canlandıracaksa bunun ötesine de gidemezdi. Biliyorsunuz ki 80ler, özellikle de 80lerin başları Dünya’da herkes için karanlık yıllardı.
Filmin asıl konusuna gelelim. Filmde Tyrell Corporation isimli insan klonlayan bir şirket var. Filmin başrolündeki kişi emekli polis Rick Deckard. Bu emekli polisin uzmanlığı ise klonları ve gerçek insanları ayırt edebilmek. Klonlar üretildikden bir süre sonra ahlaken bozulup zarar verici hale gelmeye başlıyorlar. Bunun yanı sıra içlerinde de bir baş kaldırı isteği oluşuyor. Burada önemli nokta Rick Deckard bu ayrımı nasıl yapabiliyor? Klonları veya klon şüphesi olan insanları bir teste tabi tutuyor. Testin sonucunda eğer vicdanlı, empati sahibi ise insan, fakat vicdan ve empati sahibi değilse klon olduğu anlaşılıyor. Örneğin test sorularından bir tanesi: “Yolda yürürken ters dönmüş bir kaplumbağa görseniz ne yaparsınız?”
Klonların en özelliklerinden birisi rüyalarına girilebiliyor ve rüyalarının kontrol altında tutulabiliyor olması. Bu aslında filmin en önemli kısmı. Çünkü Deckard film boyunca rüyasında devamlı “unicorn” (tek boynuzlu) at görmektedir. Filmde bir çok olay gerçekleşir. Bu olaylar filmin sonu ile karşılaştırınca genel olarak o kadar önem taşımayan olaylardır. Deckard’ın iş ortağı Gaff, herşey bittikten sonra filmin sonunda Deckard’ın masasının üzerine origami ile yapılmış, Deckard’ın rüyalarında gördüğü “unicorn” (tek boynuzlu) at figürünü bırakır.
Sonuç olarak film bize şu mesajı veriyor: Biz ne kadar gerçeğiz? Yalnız mıyız? Rüyalarımızı ve gizli olarak yaptığımız şeylerden sadece haberdan olan bizmişiz gibi düşünüyoruz. Bundan emin miyiz? Gerçek olduğumuzdan emin miyiz? Biz ne kadar gerçeğiz? Sadece beynimizde oluşan elektrik sinyallerinden oluşan bir dünyada yaşıyoruz. Bu sinyalleri kontrol eden biz miyiz? Bu elektrik sinyallerini kontrol edebilen biz olsaydık, görüntülerin tamamını istediğimiz şekle çevirebiliyor olabilirdik. Gerçekte var mıyız? Biz kimiz ve bu elektrik sinyalleri nereden geliyor? Rüyalarımızda gerçekten yalnız mıyız?

İNCİL’DEN GÜZEL ÖĞÜTLER

İNCİL’DEN GÜZEL ÖĞÜTLER
İncil’de kişisel ve toplumsal ahlakın gelişimi ve güzelleşmesini destekleyen bir çok güzel bölüm var.Sizinle bunlardan bir kısmını bazı başlıklar altında paylaşmak istiyorum.
YARDIMSEVERLİK
İmanlı bir kadının dul yakınları varsa onlara yardım etsin. İnananlar topluluğu yük altına girmesin ki, gerçekten kimsesiz olan dullara yardım edebilsin. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 5:16)
İhtiyaç içinde olan kutsallara yardım edin. Konuksever olmaya bakın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:13)
Yoksullar her zaman aranızdadır, dilediğiniz anda onlara yardım edebilirsiniz… (Markos, 14:7)
“… Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin.” (Matta, 10:8)
Herkes kendi yararını değil, başkalarının yararını gözetsin. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 10:24)
BARIŞÇILLIK
Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin. Herkesle barış içinde yaşamak için elinizden geleni yapın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:17-18)
Ne mutlu barışı sağlayanlara!… (Matta, 5: 9)
Tuz yararlıdır. Ama tuz tuzluluğunu yitirirse, bir daha ona nasıl tat verebilirsiniz? İçinizde tuz olsun ve birbirinizle barış içinde yaşayın! (Markos, 9:50)
Kardeşler, aranızda çalışanların, Rab yolunda size önderlik edip öğüt verenlerin değerini bilmenizi rica ederiz. Yaptıkları işten ötürü onlara fazlasıyla saygı, sevgi gösterin. Birbirinizle barış içinde yaşayın. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:12-13)
Bunun için, sevgili kardeşlerim, mademki bunları bekliyorsunuz, Tanrı’nın huzurunda lekesiz, kusursuz ve barış içinde olmaya gayret edin. (Petrus’un 2. Mektubu, 3:14)
KISKANÇ OLMAMAK
Çünkü hâlâ benliğe uyuyorsunuz. Aranızda kıskançlık ve çekişme olması, benliğe uyduğunuzu, öbür insanlar gibi yaşadığınızı göstermiyor mu? (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 3:3)
Bu nedenle her kötülüğü, hileyi, ikiyüzlülüğü, kıskançlığı ve bütün iftiraları üzerinizden sıyırıp atın. Yeni doğmuş bebekler gibi, hilesiz sütü andıran Tanrı sözünü özleyin ki, bununla beslenip büyüyerek kurtuluşa erişesiniz. Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız.(Petrus’un 1. Mektubu, 2:1-3)
Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 13:4)
SABIRLILIK
Her bakımdan alçakgönüllü, yumuşak huylu, sabırlı olun. Birbirinize sevgiyle, anlayışla davranın.(Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:2)
… Kardeşler, boş gezenleri uyarın, yüreksizleri cesaretlendirin, güçsüzlere destek olun, herkese karşı sabırlı olun. Sakın kimse kötülüğe kötülükle karşılık vermesin. Birbiriniz ve bütün insanlar için her zaman iyiliği amaç edinin. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:14-15)
GÜVENİLİRLİLİK
En küçük işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir olur. En küçük işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst olmaz. Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder? Başkasının malı konusunda güvenilir değilseniz, kendi malınız olmak üzere size kim bir şey verir? (Luka, 16:10-12)
ÖFKEYE KARŞI KOYMAK
Her kötü niyetle birlikte her türlü kin, öfke, kızgınlık, bağrışma ve iftira sizden uzak olsun. Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tannrı’nın… sizi bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın.(Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:31-32)
Ama şimdi öfke, kızgınlık, kötü niyet dahil, hepsini üzerinizden sıyırıp atın. Ağzınızdan hiçbir iftira ya da utanmaz söz çıkmasın. Birbirinize yalan söylemeyin. Çünkü eski yaradılışı kötü alışkanlıklarıyla birlikte üzerinizden çıkarıp attınız… (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:8-10)
YUMUŞAK HUYLULUK
Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. (Matta, 5:5)
Kardeşler, eğer biri suç işlerken yakalanırsa, Tanrı’nın Ruhu’na uyan sizler, böyle birini yumuşak ruhla yola getirin. Siz de doğru yoldan sapmamak için kendinizi kollayın. Birbirinizin yüklerini taşıyın, böylece Mesih’in yasasını yerine getirirsiniz. (Pavlus’un Galatyalılara Mektubu, 6:1-2)
Yöneticilerle yönetimlere bağlı olmaları, söz dinlemeleri ve iyi olan herşeyi yapmaya hazır olmaları gerektiğini imanlılara anımsat. Kimseyi kötülemesinler. Kavgacı değil, uysal olsunlar. Herkese her zaman yumuşak davransınlar. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 3:1-2)
Ancak gözetmen ayıplanacak bir yanı olmayan… ölçülü, sağduyulu, saygın, konuksever, öğretmeye yetenekli biri olmalı. Şarap düşkünü, zorba olmamalı; uysal, kavgadan ve para sevgisinden uzak olmalı. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup , 3:2-3)
AFFEDİCİLİK
“Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin.” (Luka 6:27-28)
Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. Sizde olanı verin, size verilecek. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak. (Luka, 6 :37-38)
“Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün.” (Matta, 5:38-41)
DÜRÜSTLÜK
Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar. (Matta, 5:6)
“Doğruluğu sevdin, kötülükten nefret ettin.” (İbranilere Mektup, 1:9)
İyi olanı yaparak her konuda onlara örnek ol. Öğretişinde dürüst ve ağırbaşlı ol, kimsenin kınayamayacağı doğru sözler söyle. Öyle ki bize karşı gelen, hakkımızda söyleyecek kötü bir söz bulamayıp utansın. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 2:7-8)
CÖMERTLİK
Öğüt veren, öğütte bulunsun. Bağışta bulunan, bunu cömertçe yapsın. Yöneten, gayretle yönetsin. Merhamet eden, bunu güler yüzle yapsın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:8)
Yahya onlara, “İki mintanı olan birini mintanı olmayana versin; yiyeceği olan yiyeceği olmayanla paylaşsın” yanıtını verdi. (Luka, 3:11)
Sonra onlara, “Dikkatli olun!” dedi. “Her türlü açgözlülükten sakının. Çünkü insanın yaşamı, malının çokluğundan ibaret değildir.” (Luka, 12:15)
ALÇAKGÖÜNLLÜLÜK
Her bakımdan alçakgönüllü, yumuşak huylu, sabırlı olun, sevgiyle birbirinize sabredin.(Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:2)
Aranızda en üstün olan, ötekilerin hizmetkarı olsun. Kendini yücelten alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir. (Matta, 23:11-12)
Hiçbir şeyi bencil tutkularla ya da boş övünmeyle yapmayın. Her biriniz alçakgönüllülükle diğerini kendinden üstün saysın. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 2:3)
Boş yere övünen, birbirine meydan okuyan, birbirini kıskanan kişiler olmayalım.(Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 5:26)